15 Ocak 2012 Pazar

Bir Depremin Anatomisi


23 Ekim 2011
-Saat: 13: 41 Van şiddetli bir yer sarsıntısının ardından sokaklara çıkıyor.
-Kandilli Rasathanesi’nin 6,6 olarak açıkladığı Van Tabanlı’daki depremin büyüklüğünü ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi 7,6, Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi ise 7,0 olarak ölçüyor. Şaşırıyoruz tabi, bir deprem ve 3 farklı ölçme sonucu. Saatler geçiyor Kandilli yanıldığını şiddetin 7,2 olduğunu duyuruyor. İlk sıkıntı böylece baş göstermiş oluyor ki Van’a gecikmeli gelen her yardımın ve enkaz altındaki her canlının vebali ilk olarak Kandilli ’ye yazılıyor.
- Haber kanalları depremi canlı yayınlarla Türkiye’ye ve dünyaya duyurma çabasına giriyor. Yıkımın yarattığı felaketin insanlar üzerindeki ilk etkisi bağrış çağrış, feryat, ağıt ve yıkılmış, toz duman içinde bir kent oluyor.
-Bir haber klasiği olan uzmanlar bol keseden atıp tutuyor, çok doğru şeyler söyleyenler de oluyor.
-Gereği üzerine hemen kurulan Valilik Kriz Komisyonu’na Van Belediye Başkanı alınmıyor. Şehirde iki kriz merkezi; valiliğe ve belediyeye ait olmak üzere. İki ayrı koordinasyondan yürüyen işler daha ilk günden aksıyor ve hoop sen orda dur bakayım buraların sahibi benim yaklaşımı halkı mağdur ediyor .
-Hükümet görevlileri deprem bölgesinde ve onlara göre her şey yolunda gözüküyor: (saat17:50)Beşir Atalay, “Van merkezde 10 civarında bina yıkılmış, Erciş’te 25-30 arası bina, biri de yurt, yıkılmış durumda. Merkeze bağlı bazı köylerde Alaköy, Mollakasım köyü gibi birkaç köyümüzde belki biraz daha fazla hasar olabilir. Köylerle ilgili henüz tam bir tespit yapılmış değil ama şu anda Valimiz helikopterle köylerle ilgili çalışmalarını sürdürüyorlar” diye konuşuyor ve depremin7,2’lik etkisi birden 5,2 ‘lik bir hal alıyor.
-BDP Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş da Van’da. Selahattin Demirtaş yaptığı açıklama ile Harabeye dönen Erciş İlçesi’nde yüzlerce binanın yıkıldığı ve yüzlerce kişinin de yaralandığını, enkazda çok sayıda kişi olduğu ve şimdiye kadar kurtarma ekiplerinin gitmediğini bildiriyor ve bu durum tekrar depremin şiddeti artıyor.
- HaberTürk spikerlerinden Duygu Canbaş “deprem her ne kadar Van’da da olsa hepimiz üzüldük. “ diyerek ırkçı ve faşist güruhun ilk sözcülüğünü yapıyor.
-Sağlık Bakanlığı, deprem mahallinde 145 ambulansın, 9 medikal kurtarma ekip aracı ile birlikte toplam 500 kişilik sağlık ekibinin görev yaptığı duyuruyor.
-Yabancı ülkelerin yardım çağrılarına(İsrail, ABD, İngiltere, Almanya, Polonya, Macaristan, Yunanistan ve daha birçok ülke)olumsuz cevaplar veriliyor. Sadece Azerbaycan ve İran’dan gelecek arama kurtarma ekipleri kabul ediliyor. Biz güçlüyüz hallederiz siz işinize bakın havaları ile yine daha ilk günden bir felakete daha karar veriliyor.
-Depremzedeler ilk şoku attıktan sonra arama kurtarma ekiplerinin yetersizliği nedeniyle de enkaz altındaki yakınlarını kurtarmak için canla başla çalışıyor.
-Türk Kızılay’ı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Van’da meydana gelen depremden etkilenen afetzedelerin endişe etmesine gerek olmadığını belirtiyor ve “Bütün afetzedelere yetecek kadar çadırımız, battaniyemiz ve gıda stokumuz Van ve Erciş’e ulaşmış vaziyette” diyor. Herkes bir ohh çekmişken asıl gerçeğin bu olmadığı çadır sıkıntısının çok ama çok ciddi bir sıkıntı olduğu ortaya çıkıyor.
- Başbakan Erdoğan, “DAP” adlı özel uçağı ile saat 19.44′te Van’a geliyor. Yanındaki koruma ordusu ve eşlik etme meraklıları nedeniyle çalışmaları olumsuz etkiliyor.
-Gazeteci Ahmet Tezcan’ın twitter üzerinden Vanlı depremzedeler için başlattığı #evimevindir kampanyası kısa sürede büyük ilgi görüyor.(lakin kim evini barkını bırakıp da gidiyor, şahsen ben merak içinde kalıyor)
-Yine twitter’dan benim çok sevdiğim insanların da aralarında bulunduğu bir grup Yalnız Değilsin Van adında bir blog oluşturuluyor ve sosyal paylaşım sitelerinde Van’a yardım kampanyası ciddi bir biçimde organize oluyor.
-Irkçı ve faşist söylemler sosyal paylaşım sitelerinde hızla yayılıyor. Sarmaşık Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği bir anda PKK’nin finans kaynağı ilan ediliyor. Yardımların (çocuk bezi, kadın pedi, bebek maması vb. de dahil olmak üzere ) PKK’ye gittiğini yazıp çizenlerde oluyor.
-Bölge belediyeleri başta olmak üzere yurdun dört bir yanından yardımlar toplanıyor ve Van’a gönderiliyor.
-Akut, belediyeler, madenciler, itfaiye ve diğer gruplar arama kurtarma çalışması yürütüyor.


24 Ekim 2011
-Arama kurtarma ekipleri iş başında, “sesimi duyan var mı ?”sorusuna gelen cevaplarla hayatlar kurtarmaya çalışıyor. Depremin sembolü haline gelen Yunus’un enkazdan kurtarılışı yansıyor ekranlara. Yunus’un anlaşılmayan bir şeyler söylediği duyuruluyor ekran başındakilere oysa O “mirim mirim mirim” (Ölüyorum ölüyorum ölüyorum) diyor anasının o en öz diliyle. Bir kez daha sarsılıyoruz, anadilimize yapılan bilinmez saldırılar içimizdeki isyan büyütüyor ve büyütüyor.
- Ve depremin en çok konuşulan isimlerinden biri olan Müge Anlı ırkçılık ve nefret dolu olan o cümlelerini sarf ediyor: “Her fırsatta küçücük çocuklar tarafından taş attırılan polisler, ilk olay yerine gelip müdahale edenlerdi. Mehmetçik de enkaz kaldırma çalışmalarında. Allah askerlerimize, polislerimize zeval vermesin. Onlara taş atanların elleri kırılsın. Canımız istediği zaman taş atıyoruz, kuş avlar gibi dağlarda vuruyoruz. Sonra bir şey olduğu zaman polis gelsin, Mehmetçik gelsin diyoruz. Biraz da dengeleri kuralım. Zor günlerde canım cicim, sonra kuş avlar gibi avlamayalım. İnsanlar biraz da hadlerini bilsinler”
-BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, devletin 24 saattir daha Van’a ulaşamadığını belirterek, Hükümetin derhal adım atarak vatandaşlara yardımcı olması gerektiğini söylüyor.
-Van Belediye Başkanı isyan ediyor :”Bizler depremden sonra Valilik ile ortak çalışma yürütmek istedik. Ancak bu talebimiz kabul edilmedi. Hatta kentte kurulan Kriz Masası’na bile dahil edilmedik” diyor.
-Saat 17.00 itibariyle Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) 279 kişinin hayatını kaybettiğini, bin 300 kişinin ise yaralandığını, yıkılan bina sayısı ise 2 bin 262 olarak duyuruyor.

 
25 Ekim 2011
-Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), saat 09.00 itibariyle 366 kişi yaşamını yitirdiğini, bin 301 kişi yaralandığını bildiriyor. Bu sayı saat 16.00 itibarıyla 432 kişinin hayatını kaybettiği ve bin 352 kişinin de yaralandığını şekline dönüşüyor.
-Artçı depremlerin sürdüğü Van’da hasar gören adli tutukluların kaldığı M Tipi Kapalı Cezaevi’nden çıkarılmayan tutuklu ve hükümlüler isyan çıkarıyor. DTK Eş Genel Başkanı Aysel Tuğluk, BDP Van Milletvekili Nazmi Gür ve BDP Van İl Eş Başkanı Cüneyt Caniş’in çabalarıyla cezaevinin boşaltılması kararı alınması üzerine tutuklular, başlattıkları isyanı sonlandırıyor.
- Mesud Barzani liderliğindeki Irak Kürdistan Demokratik Partisi, depremzedeler için kullanılmak üzere Türk Kızılay’ına bir milyon dolar bağışta bulunuyor.
-Sosyal medyadaki tepkilerin büyümesi üzerine Müge Anlı Esra Erol’un programına bağlanarak söylediklerinin yanlış anlaşıldığını ancak sözlerinin arkasında durduğunu söylüyor.
-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla düzenlenecek resepsiyonu Van’daki deprem nedeniyle iptal ediyor. Sosyal paylaşım sitelerinde kıyamet kopuyor. Cumhuriyet kutlamasız olmazmış diyor.
-Demirtaş ve Beşir Atalay bir görüşme yapıyor; Van Valiliği ile Van Belediyesi arasında yardımların dağıtılması konusunda yaşanan koordinasyonsuzluğun giderilmesini istediği bakana iletiliyor, Bakanın Valiyi uyaracağı öğreniliyor.
-Türkiye, Van’daki depremde bölgenin yeniden inşa safhası için kendisine daha önce yardım teklifinde bulunan tüm ülkelerden dış yardım kabul etmeye hazır olduğunu ilgili ülkelere bildiriyor. İsyanımız bir kez daha yürüyor, ilk gün arama kurtarma yardımını neden kabul etmediniz? Yaşama verdiğiniz değer bu mudur?
- 14 günlükken enkaz altında kalan Azra bebek, 47 saat sonra kurtarma ekipleri tarafından sağ çıkarılıyor ve enkaz altında kalanların ailelerine umut oluyor.


 
26 Ekim 2011
-AFAD saat 09.00 itibarıyla Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden yurttaşların sayısının 461, yaralıların ise bin 352 olduğunu duyuruyor.
-Haberciler; Hükümet yetkililerinin açıklamalarının aksine Vanlıların en büyük sorununun barınma yani çadır eksikliği olduğunu, Erciş ilçesinde çadır dağıtımı kuyruğunun 1 kilometreyi bulduğunu depremzedelerin saatlerce beklemek zorunda kaldığını duyuruyor.
-Başbakan Erdoğan “İlk 24 saat bir başarısızlık olduk” diyor fakat hemen okları BDP’ye yönlendirmeye çalışarak, BDP’yi fırsatçılıkla suçluyor. Yine kime gönderdiği bilinmeyen “Polis taşlamak, asker taşlamak, molotof atmak, sağı soğu yakıp yıkmak için anında organize olanlar, bakıyorsunuz, afet anında ortalıkta yoklar. ”mesajını da veriyor.
-Türk Kızılay’ı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ise, Van’daki depremin ardından yardımların taraflı dağıtılması yönündeki iddiaların gerçek olmadığını, “Van’da ve Erciş’te kati suretle bir organizasyon eksikliğinin olmadığını” söylüyor ve Devletimiz duruma hakim” diyor. Çadır alamayan vatandaşlar ve bölgede bulunan gönüllüler, haberciler, belediye yetkilileri açıklamayı doğrulamıyor. Depremzede bağırıyor: ÇADIR ÇADIR ÇADIR
-Ekşi sözlükte paylaşılan bir ileti nefret suçu işleyenlere güzel bir cevap olarak dönüyor: “Deprem olur olmaz Van’a kazak, bot, mont gibi eşyalar gönderirken montun cebine “Geçmiş olsun kardeşim, ben de Gölcük’te senin şu an yaşadıklarını yaşadım. Maddi-manevi ne sıkıntın olursa bana 05xxxxxxxxx numaralı telefondan ulaşabilirsin, hiç çekinme” yazılı bir kağıt koyulduğundan 3 gün sonra gelen mesaj: “Allah razı olsun kardeşim. Şu an gönderdiğin montla ısınıyorum. Sana söz bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım” oluyor.
-Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16. Benediktus, Vatikan’da düzenlenen ayinde, Van’daki depremzedeler için yardım ve dua çağrısında bulunuyor.
- Cüneyt Özdemir Başbakan’ın eleştirilerine, programında Erdoğan’ın kendi sözleriyle yanıt veriyor ve: “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. “diyor.

 
27 Ekim 2011
-Cumhurbaşkanı Gül, Van’daki yerel makamların depremle ilgili yürütülen çalışmaların olumsuz etkilenmemesi için ziyaretin ertelenmesi önerisi üzerine ziyareti erteleme kararı alıyor.
-Depremzede en acil isteğinin çadır olduğunu bugün de haykırıyor.
-Deprem vergisinin akıbetinin sıkça sorulması üzerine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, alınan vergilerin, sağlığa, duble yollara, demir yollarına, hava yollarına, çiftçiye ve eğitime harcandığını belirterek, “Özelleştirmelerden alınan paraları, Hazine’ye verdik. Hazine bunları borç ödemede kullandı. IMF’ye olan borç neredeydi bugün nereye geldi” diyerek herkesin ağzını açıkta bırakıyor. Bildik bir tekerleme ağızdan ağıza dolaşıyor ; -Ağaç nerede? -Balta kesti -Balta nerede? -Suya düştü. -Su nerede? -İnek içti. -İnek nerede? -Dağa kaçtı. -Dağ nerede? -Yandı, bitti kül oldu

 
28 Ekim 2011
-İçişleri Bakanı Şahin, geçmiş bu tür afetler karşısında bu kadar hızlı, bu kadar organize müdahale yapılmadığını vurgulayarak, “Kendi ülkemizin tarihinde de bu afette biz bir rekora imza attık ancak iyinin daha iyisi var mıdır? Vardır. Daha iyisi yapılır mı? Yapılır. Allah göstermesin ancak daha iyisini de yapmaya hem kadrolarımız hem ekiplerimiz hazırdır” diye konuşarak dumur durumumuzu arttırıyor. Rekor ve daha iyisi kelimeleri bir tokmak gibi kafalarımıza çarpıyor.
- Yağmur nedeniyle çadır kentler su altında kalıyor.
-Bakanlarla BDP’liler deprem zirvesi gerçekleştiriyor.
29 Ekim 2011
-Şivan Perver’in yüreği yanıyor.
- Beşir Atalay: ‘Potansiyelimizi görmek için yurtdışından gelen arama-kurtarma ekiplerini kabul etmedik” diyor ve sonucu şu şekilde açıklıyor: ”Erciş’te 455, Van merkezde 61, köylerde ise 66 olmak üzere toplam 582 vatandaşın yaşamını yitirdi.”
-63 öğretmen (meslektaşım ) hayatını yitiriyor.
-Depremzedeler soğuk havaya, kötü koşullara, kaybettiklerinin olmadığı dünyaya alışmaya devam ediyor.
***
Van’da yaşanan depremin fiziksel olarak yıkıp, döktüğü, kırdığı, toz duman ettiklerinin yerine yenisi konacak, tamir olacak unutulup gidecek belki ama ya düşünsel ve duygusal olarak bizden alıp götürdükleri.582 can geri gelmeyecek, Azra bebek babasını hiç göremeyecek, Yunus, Serhat ve birçoğu o yaşta hep çocuk kalacak… Ve düşünsel depremimiz; insan hayatının önüne yarattığımız aidiyetlerinin geçtiğini görmek, yarattığı kutsala tapınıp nefret ve öfkeyle dolu olmak. İşte asıl kahreden …
Şimdi asıl sesimizi duyan var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder